Beslenme, insanoğlunun varoluşundan bugüne kadar her zaman, nefes alma ihtiyacından sonra, temel bir ihtiyaç olarak ikinci sırada yer almıştır.Bu amaçla temin edilen besin maddelerinin, gerek pişirilmesi ve gerekse muhafaza edilmesi gereğinden ötürü, pişirme ve muhafaza kaplarına ihtiyaç duyulmuştur.Bunlar başlangıçta basit kullanım eşyaları iken, insanlar devamlı artan ve gelişen ihtiyaçlarının yanı sıra zevk unsurunu da katarak, çanak ve çömleğe değişik şekiller vermiş,üzerine süslemeler yapmışlardır.
İlk insanların kullandığı kap kacakların, geniş yüzeyli yapraklar, midye kabukları gibi şeyler olduğunu söyleyebiliriz.Ancak bunların yetersizliği, zamanla insanları yeni arayışlara yöneltmiştir. Paleolitik çağ insanlarının ağaç kabuklarını biçimlendirmelerinden ve hayvan tulumundan yararlanmalarından bunu anlıyoruz.
İnsanoğlunun kil kullanarak çanak-çömlek yapımına başlaması kesin olarak bilinmemekle beraber iki genel kanı vardır: Bunlardan ilki; ateş yakmak için toprağa açılan çukurun kızarıp sertleştiğinin görülmesi ve bunun sonucu olarak insanların kap-kacak yapmaya yönelmesi doğrultusundadır.Bu kanıya Mahren'de yapılan bir kazı sonucunda ortaya çıkan, kil figürinler dolayısıyla varılmıştır.Diğer kanı ise; Tahılı haşerelerden korumak için kille sıvanan hasır sepetler, rastlantı sonucu ateşin yanında kalmış ve kızararak sertleşmiş, insanları doğrudan doğruya kilden kap kacak yapma düşüncesine götürmüştür.
Topraktan kap-kacak yapma çabalarının ilk nerede ve nasıl başladığını kesin olarak söylemek çok güçtür.Jericho'da yapılan kazılarda A keramik döneme ait kilden yapılmış figürinler bulunmuştur.Ancak henüz kili pişirmeyi bilmedikleri ele geçen buluntulardan anlaşılmıştır.Yine Jeriko'da yapılan kazılarda ilk yalın kap kacaklara rastlanmıştır.
Bu ilk seramik devrinin sonlarına doğru, tek-tük astarlı dekorlara, daha sonra da kazıma dekorlara rastlanıyor.Çarkın henüz devreye girmemiş olması, işlemin yapılış biçimlerinin incelenmesiyle anlaşılmaktadır.Bu işler ağaçtan, kilden ya da örülmüş sepetten yapılmış, döndürülebilen altlıkların üzerinde elle, bant usulü biçimlendirilmiştir.Aynı sıralarda bu gelişmeyi Mezopotamya, Hassuana ve Tel Halef'te izleyebiliyoruz. Boyalı ve boyalı- kazıma çizgili örneklerin birlikte kullanıldığı Samana Kültürü, Hassuana Kültürü'nü izler.Bu dönemde ilk kez özellikle gemiş ve çukur tabakların iç yüzeylerinde gerçekçi bir yaklaşımla çizilmiş insan ve hayvan resimleri görülmektedir.Çok ağır dönen bir çarkta yapılmış olan bu çanak-çömlekler içine hafif kum karıştırılmıştır ve temiz killi bir hamur kullanılmıştır.Çok küçük boyutlu kaplar çok incedir.Kaplara astar uygulanmıştır ve perdah yoktur.Genelde kaplar çok renkli boyalıdır.Geometrik motifli olanlarda, motifler arasında, usluba çekilmiş hayvanlar kabın ortasında yer almaktadır.Motifler arasında ayrıca, balık kılçığı, kesişen hatlar,kırık çizgiler, zigzaglar görülmektedir.Gamalı hacın merkeze alınıp, çevresinde insan ve hayvanların dizilmesinden oluşan motif, çağın tipik ve tanıtıcı özelliğidir.
Hassuana, Samana ve diğerlerinde tarım ve hayvancılık gelişmiştir.Bununla birlikte, gelişmiş bir çömlekçilik sanatıyla karşılaşılması ilginçtir.
Anadolu'da 1961'de Hacılar'da 1962-1963'de Çatalhöyük'te yapılan James Mellaart kazılarında buluntuların M.Ö. 6700 yıllarına ait olduğu anlaşılmıştır.Bunlar Anadolu'da rastlanan Neolitik Çağ'a ait ilk kültür kalıntılarıdır.Çatalhöyük kazılarında sepetli, tahta kap-kacaklı bir Neolitik evreden seramikli bir evreye geçiş çok açık olarak izlenebilmektedir.
Çatalhöyük'te erken Kalkolitik'te kaplar basit yuvarlak veya kalın omurgalıdır.İçine bazı mineraller katılmış olan hamur deve tüyü rengii veya kırmızıdır.Pişirme başarılı değildir.Özellikle iri kaplar, boyasız olmakla beraber, kapların çoğu boyasızdır.Sayıca az olan boyalı kaplar Geç Kalkolitik'te giderek çoğalmış,boyasız keramiğinse kalitesi bozulmuştur.Elde yapılmış olan bu çağ keramikleri arasında geniş ağızlı kaplar,meyvelikler ve maşrapalar en çok uygulanan türler olmuştur.Bu kaplar üst üste konmuş çiftkap biçimindedir.Çanak çömleğin hamuru, çoğunlukla açık renklidir.
M.Ö. 3500 yılına ait olduğu saptanan, Uruk'ta ilk çömlekçi çarkına, dolayısıyla çarklı çömlekçiliğe rastlanmıştır.En önemlisi de L. Wooley kazılarında araba tekerleği kalıntılarının ortaya çıkmasıdır.Ancak çömlekçi çarkının mı aaba tekerleğini,araba tekerleğinin mi çömlekçi çarkını doğurduğu henüz çözümlenememiş bir tartışma konusudur.
M.Ö. 3000 yıllarında çarklı çömlekçiliğin Kuzey Mezopotamya'dan tüm Mezopotamya'ya,Batı Hindistan'a, Suriye'ye, Mısır'a ve Ön Asya'ya yayıldığı yine, arkeolojik kazılarının yardımıyla izlenmiştir.Anadolu'da ilk çarklı çömleçiliğe ait bulgulara, M.Ö. 3000-2000 arasında, ilk kez Kayseri dolaylarında Alişar'da, Boğazköy ve Truva'da rastlanıyor.
Yere yakın bir milin üzerine oturtulmuş, elle döndürülebilen bu çömlekçi çarkı türüne uzun bir süre yenilik getirildiği söylenemez.Ancak, bu arada millerin bir yatağa oturtulmuş olduğu yapılan işlerin çark dönerken sicimle rahat kesilmesinden anlaşılmaktadır. M.Ö.. 800 yıllarında Eski Yunan Uygarlığı'nda çarklı çömlekçiliğin doruğuna ulaştığını söylemek mümkündür.Bu dönemde çark da bir gelişme gösteriyor.Çarkın çapı büyüyor,mil ve milin yataklanması daha da gelişiyor.Çark yerden biraz daha yükseliyor. Öyleki çarkta oturan kimse oturarak çalışabiliyor.Ancak çark hala elle döndürülüyor.
Ayakla döndürülen ilk çömlekçi çarkına Phiale Adası'nda (Mısır) bulunan M.Ö. 300 yılına ait bir tapınağın duvar rölyeflerinde rastlanmıştır.
Ayakla çevrilebilen çömlekçi çarkının çeşitli aşamalarının yanında, elle dödürülebilen çömlekçi çarkı, çağımıza dek hemen her yerde yaşamını sürdürmüştür.